Günlük hayatımızda masa başında çalışmak, günü çoğunlukla konutlarda geçirmek, sosyal ortamın düşük olması gibi sebeplerden dolayı vücudumuzu düzgün hareket ettiremiyoruz. Hareketsizliğe alışmış vücutta görülebilen bazı hastalıklar vardır. Günlük hayatınızda doğru davrandığınızı düşünmüyorsanız haberimizi okumaya devam edebilirsiniz.
NATON HAYATIN ZARARLARI
Hareketsizlik insan vücudunda bazı istenmeyen olumsuz etkilere neden olur. Tüm bu sebeplerden dolayı ölüm riski artmaktadır. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerde kanser ve metabolik hastalıklara (diyabet, hipertansiyon) yakalanma riskini artırır.
Kas-iskelet sistemi hastalıkları (eklem ağrıları, osteoporoz), depresyon ve bilişsel yetersizlik örnek olarak verilebilir. Uzun süreli hareketsiz yaşam, uykusuzluk ve uyku bozukluklarının gelişimi ile de ilişkilendirilebilir.
HAREKETSİZLİKTEN KAYNAKLANAN HASTALIKLAR
Diyabet
Hareketsiz yaşamın hızla yaygınlaştığı iki değerli sorun; insülin direnci ve diyabet. Çalışmalar, Tip 2 diyabet riskinin sedanter bireylerde aktif bireylere göre yüzde 112 daha yüksek olduğunu gösteriyor. Günde 1500 adımdan az yürüyen, kalori tüketimine dikkat etmeyen ve uzun süre oturan kişilerde insülin direnci daha sık görülür.
Hipertansiyon ve kan lipid bozuklukları
Kardiyovasküler hastalıklar (iskemik kalp hastalığı ve inmeler) ve kanser Türkiye’de önde gelen ölüm nedenleridir. Hareketsizlik, kan basıncındaki değişikliklerin yanı sıra kolesterol ve insülin duyarlılığındaki değişikliklere neden olur. Bu tür hastalıklardan korunmanın ilk adımı sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam alışkanlıkları edinmektir.
obezite
Hareketsiz geçen süredeki yüzde 10’luk artış ile bel çevresi ölçümlerinde 3.1 cm’lik bir artış olduğunu gösteren araştırmalar var. Yürümek veya ayakta durmak gibi kolay aktiviteler bile harcanır; Bu tür düşük güç harcamasına “egzersiz dışı termojenez” denir. Bu tür güç tüketimi bile kilo alımıyla mücadeleye yardımcı olabilir. Oturma veya uzanma gibi düşük yoğunluklu aktivitelerin süresinin arttırılması, antrenman dışı aktivite ile yakılan kalorileri sonlandırır. Araştırmalar, obez insanların ortalama bir kişiden günde 2 saat daha fazla oturduklarını gösteriyor.
Kas-iskelet sistemi hastalıkları
hareketsiz yaşam; Eklem ağrısı, osteoporoz ve duruş bozukluğuna neden olabilir. Hareket etmemek kemiklerdeki mineral yoğunluğunu da azaltır. 50 yaş üstü kadınlarda hareketsiz zaman yerine günde en az 30 dakika hafif fiziksel aktivite yapmak kırık riskini yüzde 12 oranında azaltıyor. Günlük 10 saat ve üzerinde hareketsiz zaman geçirenlerde diz ve eklem ağrıları görülür. Uzun süre oturarak çalışmak zorunda olan kişilerde duruş bozuklukları, sırt ve boyun ağrıları gelişir.
Kanser
Hareketsiz geçen sürenin genel kanser riskini yüzde 20 artırdığı biliniyor. Uzun süre oturmanın rahim, yumurtalık ve prostat kanseri riskini artırdığı, özellikle kadınlarda kansere bağlı ölümler için tehdit oluşturduğu biliniyor.
kırılganlık ve bağışıklık direnci
Savunmasızlık (zayıflık), vücudun hastalıklara karşı daha savunmasız hale geldiği durum olarak tanımlanır. Güvenlik açığına neden olan birçok faktör arasında hareketsizlik ilk sırada yer alıyor. Düşük direnç seviyesi, kişinin hastalıktan veya yaralanmadan kurtulma yeteneğini azaltır. Günlük yaşamlarında daha uzun süre oturan bireylerin ileriki yaşamlarında muhtemelen daha az dirençli olmaları muhtemeldir. Günlük oturma süresi kısaltılarak kırılganlık geliştirme riski önlenebilir.
Her 20-30 dakikada bir kalkın
Uzun süreli oturmanın sağlık açısından her açıdan zararlı olduğunu söyleyebiliriz. Masa başında çalışmak zorunda olan kişiler en az 20-30 dakikada bir düzenli kısa aralıklarla ayağa kalkmalı veya yürümelidir. Ofis içinde veya çevresinde iş arkadaşlarıyla kısa yürüyüşler yapmak alışkanlık haline getirilmelidir.
Düzenli hareket, sağlıklı beslenme ve kaliteli uyku insan yaşamının vazgeçilmezleridir. Yaşam kalitesini ve yaşam süresini daha sağlıklı hale getirmek için bunlara öncelik vermek çok değerlidir. Hareket halinde olmayı hayatımızdaki alışkanlıklardan biri haline getirirsek mevcut sağlığımızı korumuş oluruz.
